MAKEDONYA'DA YAŞAM 2

MAKEDONYA’DA YAŞAM
Makedonya, mozaik yapısı, tarihi, iklimi, çarşıları, hanları, hamamları, caddeleri ile gezdiğinizde belki de Osmanlı torunları olmaktan dolayı ya da kültürlerin buluşmasından doğan sihirden dolayı yaşamak isteyebileceğiniz bir ülke olabilir.
Genel bilgilere değinecek olursak Makedonya, Balkan yarımadasının güneydoğu sınırında, dağların arasına kurulmuş 2 milyonu geçkin nüfuslu genç bir ülkedir. Ana dili Makedoncadır. Bu şirin ülkenin başkenti ise Üsküp (Makedonca: Skopje). Üsküp, 500,000 nüfusuyla ülkenin en büyük ve en önemli şehridir. Ülkenin Üsküp'ten sonra büyük şehirleri, Manastır (Bitola), Kumanova, Pirlepe, Kalkandelen (Tetova), Ohri, Köprülü (Veles), İştip, Koçani, Gostivar ve Strumica olarak sıralanır. Makedonya’da 50 kadar doğal ve yapay göl ve yüksekliği 2,000 metreden fazla 16 dağ mevcut. Dağların arasında olmasından dolayı birçok ilinde karasal iklim yaşanır. Bazı illerde, özellikle Yunanistan sınırında olanlarda Akdeniz iklimini de hissedebilirsiniz.
Makedonya'ya ulaşmak vizesiz olduğu için oldukça rahat. Uçakla İzmir veya İstanbul'dan, başkentteki Büyük İskender hava alanına bir saatlik mesafe var. Fakat karayolu ile ulaşmak biraz sıkıntılı; Bulgaristan transit geçiş için vize istiyor. Uçakla ulaşmak en cazip yöntem! Yolculuğu tamamladıysak inişe geçip ülkeyi yaşamaya başlayabiliriz.

Makedonya'yı gezerken her caddede kendinizi “ait” hissedebileceğiniz yerler göreceksiniz. Başkent Üsküp'te Eski Çarşı 15. yüzyıldan günümüze kadar gelmiş bir çarşı. Tıpkı bizim Kapalı Çarşımız mantığı ile oluşturulmuş ve içinde çeşitli mesleklere göre gruplandırılmış dükkânlar bulacaksınız. Her ne kadar Vardar Nehri’nden ve Taş Köprü’den geçtikten sonra iki ayrı şehri gezer gibi hissetsiniz de, Türklerin oluşturduğu caddelerde tanıdık lezzetleri bulacaksınız.
Makedonya'nın para birimi 'Denar'dır. Bir Denar,  0,0375713 Türk Lirasına tekabül ediyor. Yani Makedonya'da gezerken restoranlarda yeni lezzetler tatmaya en azından ekonomik olarak, hiç çekinmeyeceksiniz. Makedonya'da yemek ve gezmek oldukça ucuz. Üniversiteyi orada okumak isteyen gençlere de belirtelim ki eğitim almak da birçok Avrupa ülkesine göre çok uygun. Üsküp'te insanlar komünist dönemin yapısından tamamen silkelenmiş gibiler. Daha çok Avrupalı bir görünümleri var; oldukça modernler. Gündüzü ve gecesi Türkiye'ye çok benziyor. Gündüzleri çocuklar okulların bahçesini dolduruyor, yetişkinler çalışmaya gidiyor.
EuroStar Yurtdışı Eğitim Merkezi Makedonya'da üniversite okumak isteyen her öğrenciye gereken tüm bilgileri verip yol göstermektedir. EuroStar sayesinde hem öğrencinin hem de ailesinin aklına takılan her şüphe ve korkuyu giderebilmek mümkündür. Siz de EuroStar'ın bu titiz çalışmalarından yararlanmak istiyorsanız EuroStar'ın internet sitesindeki telefon numaralarıyla ulaşabilirsiniz.
Geceleri eğlence mekânlarını ziyaret edin. El yapımı şarap festivallerine denk gelebilirsiniz. Balkan halk danslarını izleyebilir, Balkan müziklerini dinleyebilirsiniz. Her ne kadar Türkiye'yi anımsatsa da arada tarihi yaşamakla ilgili bir fark var. Caddelerde hem Osmanlı döneminden kalma tarihi hem Ortodoks Hıristiyanlarının getirdiği tarihi bir arada yaşayacaksınız. Ülke Avrupa Birliği uyum sürecinde olduğu için çeşitli projelerle daha da güzelleşmeye çalışıyor. Birçok şehir Milli bilinci oluşturmak ve sanatı yaşatmak adına heykellerle dolup taşmış durumda. Bunlardan biri Üsküp Meydanı’nda bulunan Büyük İskender Anıtı’dır. Fakat ülke Yunanistan ile isim sorunu yaşadığı için heykel için “Atlı Savaşçı” ismini kullanmak zorunda kalıyor.

Üsküp'te Nehri ikiye ayıran Taş Köprü, 13 gözlü kusursuz bir mimari örneği ve 1. Murad zamanında yaptırılmış. Köprüyü takip edip bitirdiğinizde çarşıya çıkıyorsunuz. Bu çarşı Osmanlı’dan kalma İstanbul'dan sonra Avrupa'daki en büyük çarşı özelliğini koruyor. Makedonya nüfusunun %65’i Makedon, %25’i Arnavut, %4’ü Türk, geri kalanı da farklı etnik gruplardan oluşuyor. Aslında toplam sadece 80.000 Türk var. Türkçe konuşanların da büyük bir kısmı Arnavut… Ancak çarşıdaki esnafın hemen hepsi Türkçe biliyor. Çarşıdan çıkarak turistlerin olduğu kalabalık mekanları terk edip ara sokaklara girdiğinizde, usulca balkan müziklerinin çaldığı şirin kafelere rastlayacaksınız. Bu sırada hem Osmanlı hanları hem de kiliselerle sürpriz bir şekilde karşılaşacaksınız.
Osmanlı döneminde kiliselerin boyunun camilerden daha uzun olması yasaktı. O yüzden bazı kiliseler yerin altında devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de 17. yüzyılda inşa edilmiş olan Sveti Spas Kilisesi’dir. Üsküp'te yaşamaya karar verdiğinizde Hıristiyanlarla iç içe bir yaşam nasıl olur diye sorarsanız, o kadar iç içe geçmiş bir tarihleri var ki, belki de Balkan halkları arasında Müslümanlarla en iyi anlaşanları Makedonyalı Ortodokslardır. 
Makedonya bayrağı, kırmızı zemin üzerine, sarı güneş figüründen oluşmakta… Bayrağın simgesi,  Büyük İskender’in babası Makedonyalı Filip’in mezar taşından esinlenilerek oluşturulmuş. Kalenin hemen dibindeki sokak, Türk mahallesine bakıyor. Fakat Türk ürünlerinin ve yemeklerinin sadece bu mahallelerle sınırlı olduğunu düşünmeyin. Sadece
Üsküp'te değil tüm illerde Türk ürünlerine, yemeklerine hatta banka şubelerine rastlayabilirsiniz. Şehrin meydanında gece sokaklar oldukça hareketli. Kafe ve barlarda bir şeyler yiyip içmek ise uygun fiyatlarıyla her keseye hitap ediyor. Ailenizle de gidip bir şeyler içebileceğiniz ışıltılı ve müzikli mekânlar mevcut. Bu arada Üsküp’ün aynı zamanda, kumarhaneleri ile de meşhur olduğunu söylemek lazım. Şayet kendinize hâkim olabilen biriyseniz ziyaret edebilirsiniz.
Üsküp’ün yanı başındaki Vodno Dağı’na çıkma fikri de sizi cezbedebilir. 1066 metre yüksekliğindeki Vodno’ya çıkmak için önce taksiyle Milenyum Hacı Teleferiği’ne gitmeniz gerekiyor. Taksicinin anlaması için Makedonca “Zicnica Mileniumski Krst" diyebilirsiniz. Taksi ücreti için pazarlık yapabilirsiniz. Teleferikle çıktığınız Vodno'nun tepesinde sıcak çay keyfi yapmak çok güzel olacaktır.

Makedonya'da caddeler genelde tertemiz. Alçak kaldırımlarla, şirin tarihi evler, çok yükselmemiş binalar, şehirlere ayrı bir güzellik katıyor. Makedonya'da okumak ya da yerleşmek isteyenlerin ikinci tercihi de Bitola. Eski ismi olan Manastır adıyla da biliniyor. Dragon Nehri kıyısına kurulmuş bu kent her açıdan oldukça gelişmiş durumda. Endüstri, tarım, ticaret, eğitim merkezi haline gelmiştir. İklimi yumuşak Akdeniz iklimidir. Bitola'da çok sayıda konsolosluk bulunduğundan, konsolosluk şehri de deniyor buraya. Şehrin trafiğe kapalı en işlek caddesi olan Hamidiye Caddesi’nde Makedonya’ya özgü temizliği ve çevre düzenlemesinin güzelliği ile karşılaşacaksınız. Bu caddede, binaların uyumu sizi şaşırtabilir. Atatürk' aşık olmasıyla tanıdığımız Eleni'nin evi de bu caddede, Elveda Rumeli de bu caddede çekilmiş. Şimdi burada ev kiralamak ya da satın almak isterseniz maalesef hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Çünkü burada yaşayanlar şehrin eski yerleşikleri ve evler genelde kendi sahipleri tarafından doldurulmuş.
Atatürk'ün çok sevdiği Manastır Türküsü, tarihi Yeni Camii önündeki havuzlu çeşmeye atfedilmiş. Gezmekten acıktığınızda şehrin ünlü kuru fasulyesini yemeye gidebilirsiniz ama yanında peynirli salata olan şopska salatasının siparişini de vermeyi unutmamalısınız. Türk mutfağını aratmayan ünlü yemeklerinden kaymakçina tatlısını, köprülü salatasını, mancayı, kuzu etinden hazırlanan Makedon yahnisini de tatmadan sakın Türkiye'ye dönmeyin. Yine balkan müzikleri eşliğinde yediğiniz yemekten sonra Hamidiye Caddesi’ni gezenleri izleyerek, sanki her şey üst üste döşenmiş gibi duran, şirin kafelerden birinde çayınızı yudumlayın. Bitola aynı zamanda festivaller şehri.

Her yıl eylül ayında, şehirde kısa film ve belgesel festivalleri düzenleniyor. Bitola Şehrinde bu festivaller ''Manaki Brothers''adı ile anılıyor. Makedonya’da ruhunuzu dinlendirmek, gözlerinizin zevkine hitap etmek için de Ohri Gölü’ne gitmelisiniz. Gördüğünüzde yerel halkın deniz demesine şaşırmayacaksınız, sizin de göl demeye diliniz varmayacak. Bu şehir UNESCO'nun korunacak yerler listesinde olmayı hak ediyor. Doğal güzellikleri yanında, tarihi Safranbolu evlerine benzer konaklarını da gezmeye doyamayacaksınız. Bu şehir Müslüman mirası olmasına rağmen Ortodoks etkilerini daha fazla hissediyorsunuz. Balkanların Kudüs'ü sayıldığı için fazlaca ziyaretçisi olan bir yer burası. Aynı zamanda birçok aktiviteyi burada yaşayabilirsiniz. Yamaç paraşütünden tutun da sandal keyfine kadar göl çevresinde birçok aktivite yapabilirsiniz.
Ülkede en çok Mısır ve zeytin yetişiyor. Balıkçılık, halkın geçim alanlarından biri olmuş. Özellikle Doyran şehrinde yaşayanların çoğu balıkçılık yapmakta. Doyran Gölü plajları ve kumsalıyla ülkenin tam bir turizm merkezi. Bu şehirde Makedonlardan sonra Türk nüfusu yoğunlukta geliyor. Ülkenin ulaşım koşullarına da değinirsek, havaalanlarının Üsküp’te şehir merkezine 24 km kadar uzaklıkta bulunduğunu belirtelim. Ülkede demiryolu hatları da mevcut… Üsküp,  Demiryolu İstasyonu, merkezine yaklaşık 2 kilometre uzaklıktadır. Üsküp Makedonya'nın diğer büyük şehirleri ile demiryolu aracılığıyla bağlanır. Balkan ülkelerine de seferler vardır. Bazı şehirlerde dolmuş ve otobüs bulunmamaktadır ama burada her yer yürüme mesafesi olabiliyor.
Zira taksi de çok ucuz. 40 Denara birçok yere gidebilirsiniz. Kısa mesafelerde de taksi kullanılıyor ve daha uygun fiyatlara gidebiliyorsunuz. Bu arada üniversiteler şehir merkezinden uzağa yerleşmemiş olduğundan, öğrenciler yürüyerek okullarına ulaşabiliyor.Makedonya'nın genelinde sakin bir şehir hayatı var. Her şeyin hızlı geliştiği bu genç ülkenin insanlarında bir huzur yakalıyorsunuz. Telaşlanacak, geç kalacak bir yerleri yokmuş gibi. Bir o kadar da çalışkan oldukları şehirlerin gelişiminden belli. Bu arada semt pazarları Türkiye’dekileri aratmayacak kadar zengin. Sizlere biraz olsun Ülkeyi yaşatmaya çalıştık. Ama gerçek anlamda hissedebilmek için gitmenizi tavsiye ederiz.

S